SPİNAL MUSKULER ATROFİ (SMA) Spinal Muskuler Atrofi (SMA) nedir ?
Spinal muskuler atrofi (SMA), bir grup kalıtsal
nöromüsküler (sinir-kası tutan) hastalığa verilen addır. Vücutta istemli
kasların kuvvetsizliğine ve erimesine yol açarlar. Bu hastalığın tüm
tiplerinde ön boynuz denilen bir bölgedeki hücreler etkilenir.
Vücudumuzdaki istemli kaslar, ancak
omurilikteki ön boynuz hücrelerinden bir sinir yolu ile mesajı aldıklarında
kasılabilir. Spinal muskuler atrofide, ön boynuz hücreleri anormal olduğundan
bu mesaj kasa gelemez. Bunun sonucunda ise istemli kaslarda kuvvetsizlik ve
erime (atrofi) görülür.
Mesane ve bağırsak fonksiyonları gibi
istemsiz durumlarla ilgili kaslar bu hastalıklarda etkilenmez. Görme ve işitme
duyuları sağlamdır. Zeka, normal veya normalin üzerindedir. Yapılan araştırmalar
SMA'lı hastaların çok yüksek zekaları olabildiğini göstermiştir.
Bu hastalığın değişik tipleri ve
genel özellikleri nelerdir ?
Yenidoğan dönemi (infantil) SMA (tip 1),
ara tip SMA (tip 2), çocukluk çağı (juvenil) SMA (tip 3), erişkin çağı
SMA (tip 4).
Bu tipler hastalığın başlangıç yaşı,
şiddeti, ilerleyişi ve etkilenen kaslar yönlerinden farklıdır. En ağır
olan tip, yeni doğan dönemi(tip 1) spinal muskuler atrofisidir. Hastalık
hayatın ilk 6 aylık döneminde başlar. Ara tip spinal muskuler atrofi (tip
2), 7-8 aylık dönemde başlar. Daha öncesinde bebeğin gelişimi normaldir.
Tip 1 deki hızlı kötüleşme burada görülmez.
Çocukluk çağı SMA'sı (tip 3) daha hafif
bir tiptir(Kugelberg Welander). Başlangıç 18 aylıktan sonradır, sıklıkla
5-15 yaşlarında başlar. Hastalar güçlükle de olsa yürüyebilirler. Bu
hastalar erişkin çağına kadar yaşayabilirler. Erişkin tip SMA'sı (tip 4)
kollar ve bacaklarda kuvvetsizlik oluşturur. Bu kuvvetsizlik yavaş bir biçimde
gelişir. Hastanın yaşam süresi etkilenmez veya çok az etkilenebilir.
SMA hastalığının tüm tiplerinde gövde
ve uzuvların kasları etkilenir. Bu etkilenme vücudun merkezine yakın
kaslarda daha belirgindir. SMA tip 1 ağız ve boyun kaslarını kontrol eden
sinir mesajlarını daha fazla etkilediklerinden çiğneme ve yutma fonksiyonlarında
bozulmaya daha fazla neden olurlar. Solunum kasları en çok bu tip de
etkilenir.
Yenidoğan dönemi(infantil) Spinal
Muskuler Atrofisi (tip 1) nasıl bir hastalıktır ?
Spinal musculer atrofi grubunun en ağır
seyreden hastalığıdır. Werdnig Hoffman hastalığı olarak da adlandırılır.
Hastalık hayatın ilk 6 aylık döneminde başlar. Bazen, doğum öncesi başlayabilir.
Bazı anneler hamileliklerinin son dönemlerinde bebek hareketlerinin azalmış
olduğunu hatırlayabilirler. Bu bebekler doğduklarında bez bebek gibidirler.
Başlarını kaldıramazlar, desteksiz hiçbir zaman oturamazlar. Yutma ve
emmede güçlük çekerler. Solunum kaslarının etkilenmesi, öksürmede güçlük
ve solunum yolu enfeksiyonlarından dolayı iki yıldan fazla yaşayamazlar. Çoğu
hasta ilk bir yıl içinde kaybedilir. Bütün bunlarla birlikte, bu bebeklerin
yüz harekeleri normal, bakışları canlıdır. Beyinleri etkilenmediğinden çevreye
ilgilerinde bir bozulma yoktur.
Ara tip spinal muskuler atrofi (tip
2) nasıl bir hastalıktır ?
Ara tip SMA (tip 2), 7-8 aylık dönemde başlar.
Daha öncesinde bebeğin gelişimi normaldir. Tip 1'deki hızlı kötüleşme
burada görülmez. Bu hastalar genellikle desteksiz oturabilirler. Bazıları
emekleyebilir veya ayakta durabilir. Fakat çoğu hasta yardımsız ayakta
durmayı ve yürümeyi başaramaz. Hastalar solunum yolu enfeksiyonlarına karşı
hassastırlar. Bu hassasiyet solunum kaslarının tutulma durumuna göre değişir.
Omurga eğrilikleri (skolyoz), el, ayak ve göğüs duvarı anormallikleri sıktır.
Eklemlerde, tendon kasılması nedeniyle hareket kısıtlılığı görülebilir.
Çocuğun hayat beklentisi solunum ve yutma fonksiyonlarının etkilenmesi
durumuna göre değişir.
Çocukluk çağı (jüvenil) Spinal
Muskuler Atrofisi (Kugelberg Welander)(tip 3) nasıl bir hastalıktır ?
Çocukluk çağı SMA'sı (tip 3) daha hafif
bir tiptir. Kugelberg-Walender hastalığı olarak da bilinir. Başlangıç 18
aylıktan sonradır, sıklıkla 5-15 yaşlarında, yürüme öğrenildikten
sonra başlar. İlk belirtiler çok hafif olduğu için gözden kaçabilir. Örneğin,
çocuk otururken, emeklerken ve yürürken yavaş olabilir ve aynı yaştaki
arkadaşlarıyla benzer fiziksel aktiviteyi göstermeyebilir. Hastalık
ilerledikçe kalça ve bacak kaslarındaki kuvvetsizlik koşmayı engeller, düşmeler
sık olarak görülür, yürüme güçleşir. Merdiven çıkmakta ve oturdukları
yerden kalkmakta zorlanırlar. Bazı hastalarda baldırlarda şişme görülebilir.
İlk belirtilerden en az on yıl sonra, genellikle 20-30 yaşlarında tekerlekli
iskemleye ihtiyaç duyulabilir. Bu dönemde omurga eğrilikleri (skolyoz) gibi
iskelet bozukluklarının belirginleştiği görülür. Yutma ve çiğneme
kaslarının güçsüzlüğü nadirdir. Solunum etkilenmesi, tip 1 ve tip 2 deki
kadar şiddetli değildir. Solunum kasları etkilenirse yaşamsal tehlike söz
konusudur. Çoğunun yaşam süresi normaldir.
Erişkin tip Spinal Muskuler Atrofi
(tip 4) nasıl bir hastalıktır ?
Erişkin tip SMA'sı (tip 4) kollar ve
bacaklarda kuvvetsizlik oluşturur. Kuvvetsizlik ve kas erimesi, kollar ve
bacakların gövdeye yakın kısımlarında daha fazladır. Bu kuvvetsizlik yavaş
bir biçimde yayılır. Hastanın yaşam süresi etkilenmez veya çok az
etkilenebilir.
Spinal Muskuler Atrofilerin teşhisi
nasıl yapılır ?
Kaslarda kuvvetsizlik ve erime, yürüyememe,
solunum, yutkunma, çiğneme fonksiyonlarında bozulma gibi belirtilen durumlar
başka hastalıklarda da görülebilir, bunların varlığı elbette spinal
muskuler atrofi demek değildir. Bir sıra nörolojik muayene ve incelemeler tanı
(teşhis) için gereklidir.
Ailede benzer hastalığın
sorgulanması önemli midir ?
Evet. Spinal muskuler atrofiler genetik (kalıtsal)
hastalıklardır. Bir kuşaktan diğerine geçerler. Bu yüzden doktorun, ailede
benzer hastalığı olan kişi varlığını sorgulaması önemlidir.(Kalıtım
broşürüne bakınız).
Eğer doktor tanıdan emin değilse,
neler yapılabilir ?
Bazen spinal muskuler atrofiyi diğer nöromüsküler
(sinir-kas) hastalıklarından ayırt etmek zor olabilir. Bu durumda bir takım
tetkikler yapılır. En önemli testlerden biri elektromyogram (EMG) denilen
tetkiktir. Kasa yerleştirilen elektrodlarla (aletlerle), kişinin kas ve
sinirlerinin durumu anlaşılır. Kan tetkikleri ile birtakım enzim
seviyelerine bakılır. Bu tetkiklerle spinal muskuler atrofiler öteki nöromüsküler
(kas-sinir) hastalıklardından ayırt edilebilir. Ayrıca yine kan örneklerinden
yapılan bir takım genetik incelemelerle gendeki kusur saptanarak hasta ve
hastalık taşıyıcıları tanınabilir.
Spinal Muskuler Atrofinin tedavisi
var mıdır ?
Şu an için, hastalığı iyileştirecek ya
da durduracak tedavi yoktur. Ön boynuz hücrelerindeki hasarı düzelten veya
önleyen tedavilerin geliştirilmesi umut edilmekte ve bu konuda araştırmalar
devam etmektedir.
Hastanın şikayetini azaltmak için
bir şeyler yapılamaz mı ?
Fizik tedavi ve birtakım ortopedik aletler
ile hastanın yürümesi daha uzun süre devam ettirilmeye çalışılır.
Omurganın eğriliklerini düzeltmek için ortopedik aletler kullanılabilir,
ameliyat yapılabilir. Solunum egzersizleri ve hastanın solunum yolunun
temizlenmesi tekniklerinin (postüral drenaj) yakınlarınca öğrenilmesi ve
uygulanması ile enfeksiyonların daha hafif geçirilmesi sağlanır.
Spinal Muskuler Atrofi bulaşıcı mıdır
?
Hayır. Kalıtsal hastalıklar bulaşıcı değildir.
Spinal Muskuler Atrofinin nedeni
nedir ?
Tüm spinal muskuler atrofi tipleri bir veya
daha fazla gen bozukluğundan kaynaklanır. Genler, vücudun kalıtımsal
birimleridir. İnsanların kalıtılan, yani aileden geçen göz, saç rengi
gibi özelliklerini belirlerler. Bir insanın yaklaşık 100.000 geni olduğu
tahmin edilmektedir.
Gen bozukluğu nasıl Spinal Muskuler
Atrofiye neden olur ?
Genlerde bozukluk olduğunda, hücrelerin işlev
görmesi için gerekli proteinleri oluşturamazlar. Protein yokluğu, azlığı,
fazlalığı veya iyi fonksiyon görmemesi durumunda birtakım hasarlar oluşur.
SMA'da ise böyle bir durumda ön boynuz hücresinin işlevi bozulmakta ve sonuçta
istemli kaslarda kuvvetsizlik ile erime görülmektedir.
Spinal Muskuler Atrofinin aileden geçişi
(kalıtımı) nasıldır ?
İnsanların 23 çift kromozomu vardır.
Bunların 22 çifti otozom kromozomdur, her iki cinste de görülür. Bir çifti
ise seks kromozomudur. Dişilerde iki X kromozomu, erkekler de ise bir X ve bir
Y kromozomu bulunur. SMA tip 1,2 ve 3 otozomal resesif şekilde geçer. Bu
hastalıklar X veya Y kromozomu ile taşınmaz, yani sekse bağlı geçiş
yoktur. Dişi ve erkek eşit sayıda etkilenir. Resesif terimi ise ancak anne ve
babanın her ikisinden de birer bozuk genin çocuğa geçmesi ile hastalığın
oluşabildiğini belirtir. Anne ve baba hasta değildir, taşıyıcıdırlar.
SMA tip 4(erişkin tip), otozomal dominant olarak geçer. Burada da X veya Y
kromozomları dışındaki otozomal olanlarla kalıtım gerçekleşir. Dominant
terimi ise anne veya babanın herhangi birinden gelen en az bir bozuk gen ile
hastalığın ortaya çıkabildiğini anlatır. Burada yukarıdaki resesiv geçişten
farklı olarak anne ya da baba hastalık belirtilerini gösterir.
|
Spinal Muskuler Atrofide taşıyıcı
saptanması yapılabilir mi ?
Evet. Bazı merkezlerde hastalar ve taşıyıcılar
genetik tetkiklerle saptanabilir.
Doğum öncesi hastalık saptanabilir
mi ?
Ailede bu tip hastalığı olan kişi
bulunması gibi gerekli durumlarda, gebeliğin 10-12. Haftalarında böyle bir
inceleme yapılabilir. Anne rahminden alınan bir parça ile doğacak bebeğin
hastalığı taşıma durumu anlaşılır.
SPİNAL MUSKULER ATROFİLERDE REHABİLİTAYON
Prof. Dr. Ayşe KARADUMAN H.Ü. Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Spinal müsküler atrofili (SMA) hastalarda
rehabilitasyonun amacı eklem şekil bozukluklarını önlemek, kası korumak,
solunum komplikasyonları ile mücadele etmek, yaşam içindeki rollerini ve
sosyal yaşantısını sürdürmesini sağlamaktır. Rehabilitasyonun başarısı
her olguya özel bir program uygulanması ile olanaklıdır.
SMA'lı hastaların rehabilitasyonunda ilk aşama
hastanın mevcut fonksiyonel durumunu üç ayda veya altı ayda bir tekrarlanmalıdır.
Çünkü büyüme faktörü çocuğun fonksiyonel durumunu etkiler. Büyümeye
rağmen kaslarda yaygın olarak görülen zayıflık hem kemik üzerinde hem de
tendonlar üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Sonuçta kemikte gelişim
bozuklukları ortaya çıkar. İyi gelişmeyen kalça eklemi buna bir örnektir.
İki taraflı kalça çıkığı SMA ougularında sık rastlana bir durumdur.
SMA olgularının eklemleri oldukça gevşektir.
Hastalığın erken döneminde eklem hareket sınırı beklenenin ötesine bile
geçebilir. Bu durum omurgada skolyozu arttıran bir faktördür. SMA'lı
hastalarda fonksiyonu etkileyen başlıca unsurlar şunlaradır.
- Kas kuvveti kaybı
-
Eklemde gevşeklik ve harekette kısıtlılık
- Büyümeye bağlı olarak kol ve
bacaklardaki değişiklikler
Klinik olarak üç tip SMA belirlenmiştir.
Bunları fonksiyonel yönde sınıflandırabilirz.
Tip 1 bağımsız oturamazlar ve baş kontrolü
çok zayıftır.
Tip 2 baş kontrolü vardır. Oturabilirler
ancak yatma pozisyonundan oturma pozisyonuna gelemezler
Tip 3 ayakta durup yürüyebilirler.
SMA tip 1 ve tip 2 de çocuğun fiziksel gelişiminde
gerilik vardır. SMA olgularında en önemli problemlerden biri omurgada görülen
ve skolyoz adını alan eğriliklerdir. Yürüyemeyen SMA olgularında skolyoz
gelişimi oldukça hızlıdır. Kol ve bacaklarda görülen şekil bozuklukları
de en çok yürüyemeyen olgularda görülür. Genellikle de bacaklarda, kalça,diz
ve ayak bileği eklemlerinde bükülme şeklinde olan bozukluklardır. Kollarda
şekil bozukluğu daha enderdir. En çok dirsek eklemi etkilenir. SMA olgularında
rehabilitasyonda ana uygulamadan yararlanılır.
Pozisyonlama : Eklem
şekil bozukluklarının oluşumunu kötü oturum, hatalı kucaklama, taşıma
hızlandırır. Omurganın düz olduğu kol ve bacakların bükülü olmadığı pozisyonlar
diğer faktörlerde göz önüne alınarak aileye öğretilir. Bu konuda
fizyoterapistler aileye yol gösterebilirler.
Egzersiz uygulaması : Kas
zayıflığının derecesi, yaygınlığı, ekleme etkisi, çocuğun genel sağlığı
büyümesi göz önüne alınarak uygulanan egzersizler kas koruma,
kuvvetlendirme ve şekil bozukluklarını önlemek için çok önemlidir.
Egzersizler rastgele uygulanmamalı, doktor ve fizyoterapistin önereceği doğrultuda
ve kontrollerle sürdürülmelidir. Hatalı uygulamalar zarar verici olabilir.
Kolların kuvvetlendirilmesi kişisel bakım
ve günlük yaşam aktiviteleri için önemlidir. SMA'lı olgularda % 40-50 oranında
kol kasları kuvvetinde azalma vardır.
Genellikle dirsekte görülen bükülme tipi
şekil bozuklukları çocuklarda fonksiyonel probleme yol açmaz. Bacaklarda görülen
şekil bozuklukları ise daima ilerleyicidir. Bu nedenle egzersiz uygulaması,
pozisyonlar çok önemlidir.
Ortez uygulamaları :
Ortezler şekil bozukluklarını önlemek, geciktirmek, fonksiyonu korumak,
fonksiyon kazandırmak amacıyla gövde ve uzuvlara uygulanan yardımcı
cihazlardır. SMA'lerde skolyozu yavaşlatmak ve oturma pozisyonunu sürdürebilmek
için uygulanan ortezlerin yanısıra ayakta durma ve yürümenin kazandırılması
için yürüme ortezleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ortezlerin kullanımı
için bazı kriterler gereklidir. Her olgu için özel değerlendirme gerekir.
Solunum fizyoterapisi : SMA'lı olgularda solunum kaslarının zayıflığı akciğerlerin havalanmasını
azaltır. Bu durum akciğer enfeksiyonlarının ve hastalıklarının sık görülmesine
yol açar. Öksürme ile ilgili kaslar zayıf olabilir ve bu da sekresyonların
atılmasına engel olur. Yaygın kas zayıflığı olan hastalarda hava yoluna
yiyeceklerin kaçması riski de oldukça yüksektir. Küçük oral besinler,
pipet kullanımı, beslenme sırasında başın dik pozisyonunun sağlanması ve
çene desteği önemlidir. Az ve sık beslenme daha uygundur.
Hareketsizliğe bağlı yumuşak doku
deformiteleri ve şekil bozuklukları daima ilerleyicidir ve solunum
fonksiyonlarını etkiler, pulmoner enfeksiyon riskine neden olur. Erken dönemden
itibaren kas kuvvetinin geliştirilmesi, göğüs kafesinin esnekliğinin
korunması, hareket sınırının arttırılması ve fiziksel fonksiyonunun geliştirilmesi
önemlidir. Uygun pozisyonlar solunum için de çok önemlidir. Çocuğun
durumuna uygun ve solunum rahatlatan pozisyonlar fizyoterapistler tarafından önerilir.
Genellikle yer çekiminin yardım ettiği pozisyonlar uygundur. Taşıma askısı
kullanımı pozisyonu kolaylaştırır. Akciğer sekresyonlarının atılımında
pozisyonlama ile birlikte çeşitli drenaj yöntemleri yararlıdır. Hastaya
uygun postüral drenaj ve aspirasyon yöntemleri aileye öğretilebilir. SMA'lı
çocuklarda kabızlık sık görülen bir komplikasyondur. Beslenmenin düzenlenmesi,
karın bölgesine uygulanan masajla yardım bu problemi rahatlatabilir.
 
|